Çalınan tarihimiz, Kumluca hazinesi


***

Türkiye, 50 yıldır Sion Hazinesi’nin peşinde

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Antalya’nın Kumluca İlçesi Korydalla Antik Kenti’nden kaçırılan ve 15 parçalık Sion Hazinesi’nin iadesi için 50 yıldır mücadele ediyor.

Video Player

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Antalya’nın Kumluca İlçesi Korydalla Antik Kenti’nden kaçırılan ve 1900’lü yıllarda İstanbul Kapalıçarşı’da antikacılık yaptığı bilinen Georges Zacos tarafından ABD’nin Dumbarton Oaks Müzesi’ne satılan 15 parçalık Sion Hazinesi’nin iadesi için 50 yıldır mücadele ediyor.

Kumluca sınırlarındaki Korydalla Antik Kenti’nde 1963 yılında bulunan ve Milattan Sonra 6’ncı Yüzyıl’a tarihlenen altın ve gümüşten yapılmış, litürjik kilise eşyaları, levhalar, ayaklı kaplar, küçük sütunlar, sütun kaideleri, başlıklar ve ikonografik kaplamalardan oluşan define, ‘Kumluca- Sion Hazinesi’ olarak biliniyor. Defineye ait eserlerin bir bölümünün, yasadışı yollarla Türkiye’den yurtdışına kaçırıldığı tespit edildi.

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimleri neticesinde Türkiye’den kaçırıldığı tespit edilen Yorgun Herakles heykeli, Elmalı sikkeleri ve Herakles Lahdi başta olmak üzere birçok eserin geri getirilmesi ardından, Kumluca’daki Korydalla Antik Kenti’nden kaçırılan Sion Hazinesi’ne ait parçaların iadesi için de girişimler sürüyor. Eserlerin üzerlerinde bulunan ithaf yazıtları ve monogramlardan, büyük kısmının hayırsever piskopos Eutykhianos tarafından Demre yakınlarındaki Sion Kilisesi’ne hediye edildiğinin anlaşıldığı kaydedildi. Ayrıca eserlerin birçoğunda 1’inci Justinianus döneminde (M.S. 527-565) Konstantinopolis’te (İstanbul) yapıldıklarını gösteren damgalar bulunduğu da belirlendi.

Bir bölümü Antalya Müzesi’nde koruma altında olan ve sergilenen Korydalla Hazinesi’ne ait diğer eserlerin ise 1967 yılında ABD Dumbarton Oaks Müzesi tarafından yayımlanan katalogda tespit edildiği belirtildi. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, eserlerin ülkemize iadesi için 50 yıldır Washington’daki müze yetkilileriyle ikili görüşmeleri sürdürdüğü kaydedildi.

ESERLERİ SATAN YUNAN ANTİKACI

Dumbarton Oaks Müzesi’nde Sion Hazinesi’ne ait 15 kayıt bulunuyor. Bu kayıtlara ve müzenin verdiği bilgilere göre eserlerin 13’ünün 1900’lü yılların başlarında İstanbul’daki Kapalıçarşı’da antikacılık yapan ve 1960’lı yıllarda antika ticaretini İsviçre’ye taşıdığı bilinen Yunan Georges Zacos tarafından Dumbarton Oaks Müzesi’ne satıldığı yer alıyor. ABD ve birçok Avrupa ülkesindeki müzelerde sergilenen eserlerin de kaynağı olduğu bilinen George Zacos’un Sion Hazinesi’ne ait 8 eseri 1963, 4 eseri 1965 yılında sattığı belirtiliyor. Müze kayıtlarında Zacos’un bir eseri de 1979 yılının Nisan ayında bu müzeye hediye ettiği kaydediliyor. Koleksiyondaki 15 eserden diğer ikisinin ise başka koleksiyoncular tarafından bu müzeye satıldığı veya hediye edildiği anlatılıyor.

KUMLUCA’DA BULUNDUĞU MÜZE KAYITLARINDA MEVCUT

Dumbarton Oaks Müzesi’nde ‘Bizans Koleksiyonu’ kategorisinde yer verilen 15 parçalık Sion Hazinesi’nden bir parçanın anlatımında ise ‘Kumluca Köyünde, Türkiye bulunur’ cümlesi geçiyor. Türkiye’den kaçırılan ve müzede sergilenen eserlerin tamamı gümüş ve üzerindeki işlemelerde yaldız bulunuyor.


MÜZEDE ANTAKYA ESERLERİ DE VAR

Dumbarton Oaks Müzesi’nin kayıtlarında Bizans Koleksiyonu içinde Antakya eserleri de bulunuyor. Bu eserler arasında 4-5 yüzyıl sonlarına ait Apolausis büstüyle zemin mozaik, 5’inci yüzyılın sonuna ait av sahneleriyle zemin mozaik,  5-6 yüzyıla ait biberli papağanlarla zemin 2 mozaik, 4’üncü yüzyıla ait gümüş eyer ve 6’ncı Yüzyıl’a ait şamdan bulunuyor.

***

Çalınan tarihimiz, Kumluca hazinesi

 

Antalya’nın Kumlucu ilçesinin batısında, ilçe merkezine 1 km. uzaklıkta, iki tepe üzerinde; günümüzdeki Hacıveliler köyü yakınlarında, antik dönemde kurulmuş olan şehrin ismi: Corydella’dır.

Alçak bir tepecik üzerine kurulan Corydella şehri: antik dönemde Likya birliği üyesi iken, bir dönem üyelikten atılır ve Rhodiapolis ile birlikte temsil edilmeye başlanır. Şehrin isminin Likya dilindeki karşılığı: Korydalla yani “Doruk Hisarcığı” dır.
MÖ.5. yüzyılda, Anadolu’yu işgal eden Pers ordularına yol gösteren casus Korydallas: bu şehrin bir ferdi olarak bilinir.
Roma döneminde varlığını sürdüren şehir, ancak Bizans ve geç Bizans dönemlerinde gelişme gösterir. Öte yandan: zamanla kıyı şehirlerine doğru gerçekleşen göçler nedeniyle, şehir önemini kaybetmeye başlar. 11. yüzyılda, Tekeoğulları Türk boyu bölgeye gelir ve özellikle ova üzerinde yerleşerek, günümüzdeki Kumlucayerleşiminin temelini oluştururlar.
Evet, şehir hakkında fazla ayrıntılı bilgilere girmek istemiyorum. Şehir, günümüzde, hiçbir özelliği olmayan bir antik yer olarak görülmektedir. Tiyatrosu yıkık durumdadır. Diğer önemli yapılarından geriye kalanlar ise, yine yıkıntı halindeki şehre su getiren su kanalları ve birkaç antik taştır. Çünkü: şehir kalıntıları, yani taşlar, çevre köy ve kasabaların binalarının yapımında kullanılmış ve bu yüzden, antik şehir, büyük ölçüde tahrip olmuştur. Diğer yandan kaçak define avcılarının kazıları da şehrin tahrip olmasına neden olmuştur.

Aradan yüzyıllar geçer.

1961 yılında, Kumluca yöresinde yaşayan yaşlı bir kadın, rüyasında bir define görür ve bu rüyasını çocuklarına anlatarak, ovadaki büyük ağacın altını kazmalarını söyler. Annelerinin söylediği yeri kazan çocuklar: tam sayısı, bugün dahi bilinmeyen, büyük bir define bulurlar. Define içinde: birçok Roma ve Likya birliği dönemine ait sikkebulunmaktadır. Ayrıca, yine muhteşem işçilik görülen gümüş kilise eşyaları bulunur. Bizans dönemini yansıtması, maddi yönü ve bilimsel değerinin çok yüksek olması nedeniyle, define dünyanın ilgisini çeker. Kilise eşyalarının üzerlerindeki yazılarda: Myra kuzeyinde Sion kilisesine ait oldukları belirtilmektedir. Eserlerin, MS.6. yüzyılda; tek bir atölyede, ancak farklı teknikler kullanılarak yapılmıştır.

Defineyi haber alan İstanbullu eski eser kaçakçıları, derhal Kumluca’ya gelirler. Dönemin Antalya Müzesi Müdürü İsmet Ebcioğlu; Antalya’dan Kumluca’ya gidebilecek bir araç bulunmadığından harekete geçemez ve bu araç bulunduğunda yani bölgeye gittiklerinde ise, definenin büyük bölümü İstanbul yolunu tutmuştur. Jandarma veMüze müdürü, definenin yalnızca küçük bir bölümünü yani 20 kadar parçasını ele geçirebilirler.

Uluslar arası kaçakçı Yorgo Zakos: Amerika’da yaşayan emekli büyükelçi Robert Bliss ve eşi Mildret Bernes Bliss’e hazineyi 1 milyon dolara satar.

1963-1965 yılları arasında; İstanbul üzerinden İsviçre ve oradan da Amerika’ya kaçırılan definenin yine küçük bir kısmı, Avrupa’daki bazı koleksiyonerler tarafından satın alınır. İngiltere-Londra’daki Hewitt koleksiyonunda 4 parça ve Digby koleksiyonunda ise 1 parça bulunmaktadır. Ancak: Hewitt koleksiyonunda bulunan parçalar, başkalarına satıldığı için, günümüzde bu parçaların nerede olduğu bilinmemektedir. Bunların dışında, İsviçre’deki bazı koleksiyonerlerde de, birkaç Kumluca Definesi parçası bulunduğu tahmin edilmektedir.

Günümüzde, büyük bölümü yurt dışına kaçırılan definenin, yalnızca küçük bir bölümü: yani 14 parçası, Sion eseri olarak, Antalya Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

Definenin 18 parçalık bölümü ise, 1967 yılında Amerika’da ortaya çıkar ve halen Amerika’da Dumbarton Oakskoleksiyonunda bulunmakta ve Washington Dumbarton Oaks Müzesinde sergilenmektedir. Churc Treasure başlığı altında sergilenen eserlerin, Antalya yakınlarından gelme dini bir define olduğu ve yarısının Oaks’ta bulunduğu belirtilmektedir.
Daha önce de belirttiğim gibi, eşyalar, tek atölyede, çeşitli teknik ve stillerin bir arada kullanılması ve Bizans kilisesine ait çok sayıda dini eşya olması ve objelerdeki yazıların zenginliği açısından oldukça önem taşımaktadır.
Parçalar üzerinde: Bizansın en görkemli olduğu I. Justinyanus döneminde, Konstantinapolis (İstanbul) şehrinde yapıldıklarını gösteren damga bulunmaktadır. Bir kısım eşya üzerinde bulunan monogramlardan ise, bunların, hayırsever Piskopos Eutykhianos tarafından Sion Manastırına hediye edildiği belirtilmektedir.
Güney Likya dağlarındaki bir manastır için, olağanüstü hediye olduğu düşünülen Kumluca hazinesindeki parçaların tümü gümüşten ve önemli bölümü ise, altın kaplamalı tepsiler ve haçlar, kandillerden oluşmaktadır. Koleksiyon içinde, özellikle: İmparator Justinianus dönemine (MS.527-565) ait buhurdan büyük ilgi çekmektedir.

Definenin Amerika’da bulunduğunun ortaya çıkmasının ardından: ülkemize iadesi konusunda görüşmelere başlanır. Görüşmelerde, Müze tarafından, eserlerin 1963 yılında iyi niyet kapsamında satın alındığı belirtilerek geri iade edilmelerine olumlu bakılmaz. Müzenin bağlı bulunduğu Harward Üniversitesinin, 1973 yılında aldığı “Yasa dışı yollardan ülkelerinden çıkarılmış kültürel varlıkların ülkelerine iadesi” kararı uyarınca, dönemin müze müdürü Giles Constable: Türkiye’ye, hazinenin Antalya Müzesinde bulunan parçalarının da Amerika’ya götürülerek onarımlarının yapılmasını ve eserlerin 100 yıl süreyle Müze’de teşhir edilmesini ve sonra geri iade edileceğini söyler. Fakat, bu öneri kabul görmez.

Türkiye Kültür Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Dumbarton Oaks Müzesi Müdürlüğü arasındaki geri iade görüşmeleri, 1984 yılına kadar sürdürülür. Bir süre ara verilen görüşmeler, sonra yeniden başlar ve 2000 yılına kadar sürdürülür.

Evet, 2012 yılında, hazinenin ülkemize iadesi için yapılan görüşmelerin 45. yılı. Amerika gibi kültürel zenginliğe inanan bir ülkenin yasa dışı yollardan ülkemizden çalınarak kaçırılan bu hazineyi geri iade etmesi için ne bekleniyor anlamak imkansız. Bizansın en güçlü olduğu dönemde, ancak Likya bölgesinde dağların arasındaki bir manastırda, bu ölçüde zengin bir hazinenin bulunması ve aradan geçen yüzyıllar sonrasında ortaya çıkması, Amerika’ya kadar kaçırılması ve hatta, kaç parça olduğu bilinmemesi. Tüm bu sırlar, umarım birgün çözülür ve bu ilginç hazine, ait olduğu yere geri döner.

 

Tarihin İzinde 

 

Kumluca Hazinesi, 45 Yıldır Yurda Dönmeyi Bekliyor

Emre BAYLAN/ANTALYA, – ANTALYA Müzesi’nde 14 parçalık bölümü sergilenen Kumluca Hazinesi’nin (Sion Eserleri), Washington’da Dumbarton Oaks Müzesi’ndeki 18 parçalık bölümünün Türkiye’ye iadesi için başlatılan süreç, 45 yılı geride bıraktı.

Kumluca Hazinesi, 45 Yıldır Yurda Dönmeyi Bekliyor

Kumluca Hazinesi, diğer adıyla Sion Eserleri, ilçe merkezine 1 kilometre uzaklıktaki Hacıveliler Köyü’nün bulunduğu antik kentte 1963 yılında bir kadın çobanın bölgede otlattığı keçisinin ayağının çukura saplanması sonucu ortaya çıktı. M.S. 6’ncı yüzyıla ait olduğu belirlenen Bizans Kilisesi kalıntısından çıkarılan eserlerin bir bölümü jandarma tarafından Antalya Müzesi’ne teslim edildi. Bölgede yapılan kaçak kazılar sonucunda kilisedeki hazinenin önemli bölümü yurt dışına çıkarıldı. Uluslararası kaçakçı Yorgo Zakos, ABD’de yaşayan emekli Büyükelçi Robert Woods Bliss ve eşi Mildred Barnes Bliss’e aynı yıl hazineyi 1 milyon dolara sattı.Yurt dışına kaçırılan eserler 1967 yılında Washington’da bulunan Bliss çiftinin kurduğu Dumbarton Oaks Müzesi’nde ortaya çıktı. ‘Church Treasure’ başlığı altında yer alan eserlerin Antalya yakınlarından gelme dini bir define olduğu ve yarısının Oaks’ta bulunduğu belirtildi. Kumluca Hazinesi’nin ABD’de olduğunun ortaya çıkması üzerine hazinenin iadesi konusunda ilk görüşmeler başladı. Müze, eserlerin 1963 yılında iyi niyet kapsamında satın alındığını belirterek, iadesine olumsuz yaklaştı.

Müzenin bağlı olduğu Harvard Üniversitesi’nin 1973 yılında aldığı, ‘yasa dışı yollardan ülkelerinden çıkarılmış kültürel varlıkların ülkelerine iadesi’ kararı uyarınca, dönemin Müze Müdürü Giles Constable, Türkiye’ye, hazinenin Antalya Müzesi’nde bulunan parçalarının ABD’ye götürülerek onarımlarının yapılmasını ve eserlerin 100 yıl süreyle müzede teşhirini önerdi. Fakat bu öneri kabul görmedi.


Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Dumbarton Oaks Müzesi arasında hazinenin ABD’deki 18 parçasının iadesi için görüşmeler, 1984 yılına kadar sürdü. 1984 yılında Müze Müdürü Giles Constable Türkiye’ye gelerek dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu ile görüştü. Görüşmede ABD’de bulunan hazinenin mülkiyeninin devri ve her iki ülkede bulunan eserlerin onarım ve yayın işinin ortak bir kurul tarafından ele alınması kararlaştırıldı, ancak bu anlaşma hayata geçirilemedi.

Üç yıl duran görüşmeler 1987 yılında Dumbarton Oaks Müzesi Müdürü Robert Thompson’un görüşmelere başlanması konusundaki mektubuyla yeniden hareketlendi ama somut adım atılamadı. 2000 yılınde ise bu kez Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı çift koldan bastırdı ve Dumbarton Oaks Müzesi’yle Kumluca Hazinesi hakkında karşılıklı bilgi alışverişi, koleksiyonun incelenmesi, restorasyon ve mülkiyet durumlarının belirlenmesiyle igili müzakerelerin başlatılmasını istedi. Müze yetkilileri bu talebi “Memnuniyetle” diyerek karşıladı.

Dumbarton Oaks Müzesi’yle görüşmeler bu yıl 45’inci yılına girerken Kumluca Hazinesi’nin elde kalan koleksiyonu, Antalya Müzesi’nde 1984 yılında kaçak kazılarda ortaya çıkartılan ve ancak 27 Ekim 2009’da kendi topraklarına dönen yüzyılın definesi Elmalı Sikkeleri’nin hemen arkasında sergileniyor.

OLAĞANÜSTÜ BİR HEDİYE

Dumbarton Oaks Müzesi yetkilisi Susan Boyd’un raporunda Kumluca Hazinesi’nin, tek atölyede çeşitli teknik ve stillerin bir arada kullanılması ve Bizans Kilisesi’ne ait çok sayıda dini eşya olması ve objelerdeki yazıtların zenginliği açısından oldukça önemli olduğu belirtiliyor. Üzerinde Bizans’ın en görkemli olduğu 1’inci Jüstinyen Dönemi’nde Konstantinapolis’te yapıldıklarını gösteren damgaların bulunduğu hazine üzerinde bulunan monogramlardan bir kısmının, hayırsever piskopos Eutykhianos tarafından Sion Manastırı’na hediye edildiği kabul ediliyor. Güney Likya dağlarındaki bir manastır için olağanüstü hediye olduğu düşünülen Kumluca Hazinesi tümü gümüşten, önemli bölümü altın kaplama tepsiler, haçlar, kandillerden oluşuyor.

 

Kumluca Silver

Author: Neil Brodie

Also known as: Sion Treasure

The Kumluca Silver is a collection of more than forty sixth-century AD Byzantine silver artefacts, thought to have been found close to the small town of Kumluca in southern Turkey, and bought by Dumbarton Oaks in 1963.In 1963, Dumbarton Oaks, in Washington, DC, acquired a collection of sixth-century AD Byzantine liturgical silverware – more than forty objects altogether comprising dishes, crosses, candlesticks and other items. The Dumbarton director John Thacher had viewed the silver in Switzerland, where it was in the possession of Turkish antiquities dealer George Zacos, before it was purchased by Mrs Robert Woods Bliss for $1 million and donated to the museum (Meyer 1973: 58-61; Rose & Acar 1995: 50; Dumbarton Oaks 2012). It is believed that the silver had been found buried in a mound known as Büyük Asar at the small town of Kumluca (ancient Corydalla), about twenty miles from Antalya, Turkey. Unbeknownst to Thacher, however, the material on offer was only part of a larger trove, and the remainder had been acquired by the Antalya Museum and dispatched to Istanbul for study by Nizeh Firath of the Istanbul Archaeological Museum. Firath understood that the material he was studying was incomplete and said so at a 1964 meeting in Athens while he was presenting a paper on his research. Dumbarton Oaks subsequently displayed its newly acquired silver as part of the ‘Sion Treasure’ (accession numbers BZ.1963.36.1-3,11 and BZ.1965.1.1,5,12), noting that while a significant part of this treasure was in its possession, another part was in the Antalya Museum.

Altogether, the find is thought to comprise more than fifty pieces, including two artefacts in undisclosed private collections (Boyd 1992: 8). Most of the material is thought to derive from a single church. The treasure was named from a niello inscription on an oblong polycandelon (multiple-lamp holder) mentioning ‘Holy Sion,’ possibly the church or the monastery for which the objects were made (Dumbarton Oaks 2012). The monastery of Holy Sion was sixty miles from present-day Kumluca, and there may have also been a church of Holy Sion in or near Kumluca (Boyd 1992: 8). Because of the clandestine nature of the treasure’s recovery, the date of, and reasons for its burial are not known. Close analysis of the assemblage has also suggested that some pieces might be missing, though whether they were abstracted before deposition or after recovery remains an open question (Boyd 1992: 8). It was rumoured during the 1960s that additional pieces from Kumluca, including a baptismal font, were circulating on the antiquities market in Europe, though this has never been confirmed (Boyd 1992: 8).

Zacos had acquired the silver in Kumluca in 1962, but left Turkey in 1963 to avoid official investigation (Meyer 1973: 60). In 1970, the then Turkish Minister of Education Orhan Orguz revealed that a letter written to Dumbarton Oaks from the Turkish government asking for the return of the silver had been ignored (Friendly 1970). Negotiations subsequently opened in the 1980s, but were inconclusive (Rose and Acar 1995: 50). In March 2012, Turkey requested the return of dozens of artefacts from several US museums, including the Kumluca Silver from Dumbarton Oaks (Felch 2012). Dumbarton Oaks replied with a press statement asserting their proper title to the material (Dumbarton Oaks 2012).

References

Boyd, Susan A. (1992), ‘A “Metropolitan” treasure from a church in the provinces: An introduction to the study of the Sion Treasure’, in Susan A. Boyd and Marlia M. Mango (eds.), Ecclesiastical Silver Plate in Sixth-Century Byzantium (Washington DC: Dumbarton Oaks), 5-38.

Dumbarton Oaks. On-line catalogue, at http://museum.doaks.org/PRT2611?sid=1597&x=17250&x=17251accessed 23 March 2012.

Dumbarton Oaks (2012), press statement. Available at http://chasingaphrodite.com/2012/05/16/the-harvard-list-turkey-wants-dumbarton-oaks-to-return-the-sion-treasure/, accessed 24 January 2013.

Felch, Jason (2012), ‘Turkey asks US museums for return of antiquities’, Los Angeles Times, 30 March. Available at http://articles.latimes.com/2012/mar/30/entertainment/la-et-turkey-antiquities-20120331, accessed 21 March 2013.

Friendly, Alfred (1970), ‘Turks warn of bar to archaeologists if U.S. won’t aid smuggling fight’, New York Times, 3 November.

Meyer, Karl (1973), The Plundered Past (New York: Atheneum).

Rose, Mark and Őzgen Acar (1995), ‘Turkey’s war on the illicit antiquities trade’, Archaeology 48 (2), 45-55.

 

 

Trafficking Culture

 

 

 

 

 

The Harvard List: Turkey wants Dumbarton Oaks to Return the Sion Treasure

Among the dozens of objects that the government of Turkey is asking American museums to return are 40 Byzantine relics at Harvard University’s Dumbarton Oaks Museum.

(We’ve previously reported on Turkey’s requests in the LA Times and detailed the objects being sought from the Metthe Getty, and the Cleveland.)

The silver and gold liturgical objects known as the Sion Treasure consist of plates, candlesticks, crosses and plaques. Some 40 pieces of the treasure are at Dumbarton Oaks, while another 10 or so are at the Antalya Museum in Turkey, with a few more said to be in private collections.

There does not appear to be much doubt that the treasure was looted and smuggled out of Turkey in 1963 — decades after the nation’s patrimony law made such acts illegal. Dumbarton Oaks’ own publication of the Sion Treasure suggests as much repeatedly.

In 1986, Dumbarton Oaks organized a symposium about the treasure at the Walters Art Museum in Baltimore, which resulted in a 1992 book, “Ecclesiastical silver plate in 6th Century Byzantium,” edited by the museum’s Byzantium curator Susan A. Boyd. That publication includes this photograph of the looter’s hole where the treasure is believed to have been found.

The treasure’s precise findspot is later detailed at length: ”Late in the summer of 1963, the Sion Treasure was found in the field called Buyuk Asar (big ruin) north of the hamlet Haciveliler (2km west of Kumluca, a modern town in southeastern Lycia,)” wrote German Byzantinist Hansgerd Hellenkemper. A marking on a nearby wall identified it as the ancient Lycian polis of Korydalla. The treasure was found some 30 meters from the ruins of an early Byzantine church, Hellenkemper added, suggesting it may have been buried by church leaders in the 7th Century to hide it from invading Arabs. She goes on to note that illegal excavations have made it difficult to know more about such treasures. “In the Eastern Mediterranean, a large number of Early Byzantine church treasures have been found, but an exact of nearly exact findspot is known for very few of them.”

Dumbarton Oaks’ acquisition history says the treasure was purchased in 1963 in Switzerland from the antiquities dealer George Zakos by Mrs. Robert Woods Bliss, a private collector who donated it to the museum the same year. Zakos has been repeatedly tied to the illicit antiquities trade — among other things as a major supplier to Robert Hecht and the source of the Metropolitan Museum’s looted Lydian Hoard, which was returned to Turkey in 1993 after a bitter six-year legal battle.

Turkey has been seeking to reunite the Dumbarton Oaks material with the rest of the Sion Treasure for decades. Nizeh Firatli of the Istanbul Archaeological Museum first noted the missing treasure at a 1964 meeting in Athens, and soon after Turkey first requested that Dumbarton Oaks return the treasure. Several subsequent requests have been sent over the ensuing years, and Turkey’s request was recently revived.

Dumbarton Oaks director Jan Ziolkowski

Dumbarton Oaks did not respond to repeated requests for comments on Turkey’s request — a curious position for an institution that serves as a research library. We eventually contacted Harvard University’s press office, which released the following statement on behalf of director Jan M. Ziolkowski: “Dumbarton Oaks has made the Sion Treasure available for exhibition, research and study for nearly a half-century. We are confident that we have proper title to these antiquities and, while representatives from Turkey have inquired about them on occasion over the years, they haven’t responded to requests for any documentation that might raise questions about the provenance of this important part of the collection.”

We asked both Ziolkowski and Harvard for additional information about why they believe the museum has proper legal title to the treasure. Given the suspect source of the treasure and Dumbarton Oaks’ own publication of details of its looting in 1963, what further “documentation” is Harvard waiting for? So far, our follow-up questions have been met with silence.

Bir cevap yazın