BURANIN BİR SAHİBİ VAR



BURANIN BİR SAHİBİ VAR .

Hindi okarıdaa yazdıım şeyi esgiler çok duymuşdur ne denmek isdenmişdir biliyilerdir , yaani demek istediim esgiden böyüklerimiz boşu boşuna bişii dememişler tabii bu denenlerden ders çıkarması bilinmeli , hindi aaşamüsdü durduk yere niye bööle bişii yazdı bu Yörügoolu Sülemen oruç başınamı hurdu ola dersiniz bide , niyemi yazdım o zaman esgiden bizim köyde gerçek yaşanmış bi olaydan örnekle annadıvaan .

Günün birinde yaylaya göç vakdıymış , bi yörük çorçocuk ailecek at eşşek köşşek deve ne varsa sarmışlar pılı pırtıyı , geçi goyun mal maşakat ne varsa sürmüşler yaylaya göçüyülermiş , aaşam olmak üzereymiş bizim köyün Burnucu denen yerinde Alagır çayının geçdii yerin gıyılarına yakın bi yere geldiklerinde yörük çocuklarına indirin yükleri böyün gece burda gonaklayacaaz demiş , neyise çorçocuk yükü indirmişler , yörük bi abdas bozup gelem deye bi çalı ardına çömelmiş neyise accıkda gabızmış ıkına sıkına böyük abdasını yapmış tabii o zamanlar peçete ne bilenmi var adam almış eline bi daş tam kıçını sileceemiş emme eline aldıı daşın ada daşı olduunu farketmiş , kıçını mıçını silmeden hemen kalkmış çoruna çocuuna çocuklar kalkın yükü sarın hemen burdan gedeceez demiş , tabi çorçocuk annamamışlar bobalarına taa yükü yeni indirdik niye hemen gedeceez boba demişler , ordan yükü saran yörük ve ailesi köyümüzün Babıccı denen yamacına çıkmışlar yükü ora indirmişler , yörük ordan yükü sarmadan çocuklarına bakın çocuklar ,

“BURANIN BİR SAHİBİ VAR” demiş .

Şimdi yukarı yazdıklarımı vakit ayırırda okursanız yazının başında ve yazının sonunda “BURANIN BİR SAHİBİ VAR” cümlesini neden yazdığımı anlarsınız , şimdi peki o akşam yörük neden ordan göçü sardırmış diye sorarsanız , yörük kakasını yaptığında kıçını silmek için eline aldığı taşın ada taşı bi başka deyişle çay taşı olduğunu anlayınca oranın bir sahibi olduğunu anlamış o yüzden hemen orayı terketmiş , yaz mevsimi başı olmasına rağmen o gece çok şiddetli yağmur yağmış ve o gece yörük ve ailesinin ilk konaklamak istediği yeri sel basmış ve o yer sular altında kalmış , şimdi anladınızmı adamın kıçını silmek için eline aldığı taşın nasıl bir ders çıkardığını , demek oluyor ki eskiden büyüklerimiz ne dedilerse boşuna dememişler .

Gökden 3 elma deyilde Yöresel Yörük Adetlerimiz gurubu üye sayısı olan 25 456 elma düşsün hepiniz yeyin emme iftardan sonra .

Bildiiin şu çubuk beline yol yapmaya, avrupalardan müendizler gemiş.
İşte, hurdan aşşa yolu aykırı verelim, hötten yokuşu keselim diyelek, plon yapıyılar.
Orda da bi sarıgeçili, keçilerini güdüyümüş.
Müendizler gelip bunun yanına oturomuşlar..
Sormuş bu müendizlere.
“nediyiniz siz borda” diye. Onlarda “yol yapıyız” demişler.
Yörük oğlu, demiş.
“Deminden beri sizi tılaayın. Ayakta dikele dikele ayranınız eşidi. Huzuli uğraşıyonuz” demiş.
Müendizler tilki olmuş. “Napcaadık?” diye soragomuşlar.
Bizim yörük,
“Ni var bunu bilemecek, ende eşşeğe bi hapaz saman yüklen, aşşa doru dehlen. samanı döktüü yerden yapın yolu” demiş.
Merak etmişler denemişler. Hakket ölçüleri ile uymuş. Yolun Gerisini eşşen geçtiii yerden yapmışlar.
Aaşam olmaya başlamış. yörük bunlara demiş ki.
“eende aynoyun’unuzu yukarı alın, birezden oraya sel gelebilir” demiş.
“Nerden anladın?” diye sormuşlar.
“Hava böle oldumu hayalarım sızlar” demiş.
Hep bi gülüşmüşler.

Emme az sona sel geliyi, pılı pırtı, hepicini alıp gediyi,
Müendiz de öfkeleşiyi, alıyı öteberisini, biniyi cibe, deyiki,
“Endenlerin (yani biz oluyuz bu) müendizi eşşekten, metorlojisi daşşaktan bize ihtiyacı yok” deep basıp gediyi
Ömer ÖZER

Bir cevap yazın